Yapay Zekânın Sürdürülebilirlik Üstünde Nasıl Etkileri Var?

Yapay Zekânın Sürdürülebilirlik Üstünde Nasıl Etkileri Var?

Yapay zekâ, hızlı gelişimini sürdürüyor ve iş süreçlerini, hatta kişisel hayatlarımızı kolaylaştırıyor. Ancak pek çok açıdan fayda sağladığı açık olan yapay zekâ, acaba her yönden harika mı? Örneğin, çağımızın en büyük sorunu küresel ısınmaya etkisi ne?

 

Otomasyon, sağlık hizmetleri, eğitim, eğlence ve daha pek çok alanda yapay zekânın sunduğu yenilikler, verimliliği artırırken insan yaşamının kalitesini de yükseltiyor. Akıllı asistanlardan özerk araçlara, kişiselleştirilmiş eğitimden sağlık teşhislerine kadar geniş bir yelpazede yer alan uygulamalarıyla yapay zekâ, sınırları zorlayan ve geleceğe yön veren bir güç haline geldi.

Ancak, yapay zekânın görevini yapabilmek üzere eğitilmesi ve sorgulamaları yanıtlayabilmesi, ileri teknolojiye sahip on binlerce yüksek performanslı çip gerektiriyor. Bu da yüksek enerji tüketimine ve karbon salımına yol açıyor. 

Yapay zekânın çevresel etkileri, bugüne kadar çok fazla konuşulmadı. Fakat çok büyük miktarda enerji kullanan yapay zekâ sistemleri, veri merkezlerini soğutmak için gereken su ve donanımlarını üretmek için nadir toprak elementlerinin kullanılması, ayrıca sonrasında ortaya çıkan elektronik atıklar çevre sağlığını olumsuz etkiliyor.

 

Karbon salımı

Örneğin, GPT-3'ün sadece eğitimi için 1,3 gigavat/saat (yani ABD'de 120 ortalama hanenin yıllık tüketimine eşdeğer miktarda) enerji harcandığı ve bunun 552 ton (yani ABD'de 120 arabanın yıllık salımına eşdeğer miktarda) karbon salımı ürettiği tahmin ediliyor. OpenAI'ın son modeli GPT-4'ün de 10 kat daha büyük olduğu söyleniyor.

 

Su kullanımı

Bunun yanında veri merkezlerinin, sunucuların ve diğer hayati ekipmanların aşırı ısınmasını önlemek için soğutma kulelerinde ve ısıtma, havalandırma, iklimlendirme sistemlerinde yüklü miktarlarda su kullanıyor. Yapay zekâ modellerinin yoğun bilgi işlem ve veri ihtiyaçları, veri merkezlerinin su tüketimini daha da artırıyor. Microsoft, en son çevre raporunda küresel su kullanımının 2021'den 2022'ye kadar yüzde 34 arttığını yani 2 bin 500 olimpik yüzme havuzuna denk gelen 1,7 milyar galona ulaştığını açıkladı. Google aynı dönemde su kullanımında yüzde 20'lik bir artış̧ bildirdi. Kurum dışı uzmanlar bunu yapay zekâ geliştirme faaliyetiyle ilişkilendirdi.

Yapay zekânın tüm bu çevresel etkilerinin önümüzdeki dönemde önemli ölçüde artması bekleniyor ve küresel yapay zekâ enerji talebinin mevcut seviyenin en az 10 katına çıkacağı ve 2026 yılına kadar Belçika gibi küçük bir ülkenin yıllık elektrik tüketimini aşacağı öngörülüyor.

 

Toplumsal ve bölgesel eşitsizlik

Öte yandan, uzmanlar yapay zekânın çevresel etkilerinin farklı bölgeler ve topluluklar üzerindeki etkilerinde giderek artan bir eşitsizlik bulunduğuna da dikkat çekiyorlar. Örneğin, 2022'de Google’ın Finlandiya'daki veri merkezi yüzde 97 oranında karbon içermeyen enerjiyle işletilirken, Asya'daki veri merkezleri için bu oran yüzde 4 ila 18 arasında değişiyor. Benzer şekilde, veri merkezinin soğutulması için gereken su tüketim oranı, sıcak iklimleri nedeniyle Arizona gibi kuraklık çeken bölgelerde orantısız olarak daha yüksek seyredebiliyor.

 

Olumlu gelişmeler

Tüm bu nedenlerle yapay zekânın çevresel etkilerini azaltmak üzere girişimler göze çarpıyor. Örneğin veri merkezi operatörleri, büyük ölçekli güneş enerjisi çiftliklerinin geliştirilmesi ve yenilenebilir enerji kredilerinin temini gibi "net sıfır" emisyonlara ulaşmak için çeşitli stratejiler izliyorlar. Benzer şekilde, tatlı suyu hayati bir sosyal kaynak olarak kabul eden sektör liderleri, 2030 yılına kadar tükettiklerinden daha fazla suyu geri kazandırmayı amaçlayan "su pozitif" olmayı hedefliyorlar.

Ayrıca ortak standartlar, uygulamalar, kanunlar geliştirilmeye de devam ediyor. Örneğin, ABD merkezli SustainableIT.org, bilişimin işletme sürdürülebilirliği üzerindeki etkisine göre hazırlanmış̧ ilk standartları yayınladı. Avrupa Birliği’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Direktifi ve 2024'te tamamlanıp yürürlüğe girmesi beklenen Yapay Zekâ Yasası gibi hem genel hem de yapay zekâ odaklı bir mevzuat ortaya çıkıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun Karbon Açıklama Kuralı beklemede; Kaliforniya ise şirketlerin doğrudan, dolaylı ve tedarik zinciri sera gazı salımlarını ortaya koyan kamuya açık yıllık raporlar hazırlamasını, ayrıca bunların bağımsız ve deneyimli bir üçüncü taraf sağlayıcı tarafından doğrulanmasını gerektiren iki yasayı kısa süre önce kabul etti.

 

Yapay zekânın sürdürülebilirlik çalışmalarına katkısı

Konunun bir başka yönü daha bulunuyor: Yapay zekânın iklimi korumak üzere uygulamaların geliştirilmesi için kullanılması ve sürdürülebilirlik çalışmalarına katkıda bulunması. Yapay zekâ, rüzgar ve güneş̧ gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını en üst düzeye çıkarmak, ayrıca enerji arz ve talebini dengeleyen akıllı şebekeler geliştirmek için kullanılıyor. Yapay zekâ destekli çözümler, çiftçilerin daha az böcek ilacı ve gübre kullanırken aynı zamanda tarımsal verimi artırmasına yardımcı oluyor. Bu da daha çevre dostu tarım yöntemleri geliştirilmesini sağlıyor. Yapay zekâ ayrıca tedarik zincirlerinde lojistiği optimize etmek, israfı azaltmak, çevresel düzenlemeleri izlemek ve uygulamak için kullanılıyor. Yapay zekâdan sıcaklık ayarlarını, iş yükü dağılımını ve sunucu kullanımını dinamik olarak ayarlayan otomatik ögrenme algoritmaları aracılığıyla veri merkezi operasyonlarının optimizasyonunda da yararlanılıyor.

Dolayısıyla yapay zekânın iklim krizine olumsuz katkıları olduğu gibi olumlu katkıları da var. Önemli olan önümüzdeki dönemde hangisinin ağır basacağı. Yapay zekâ yöneticileri ve kullanıcıları da dahil olmak üzere sektördeki tüm oyuncuların bu gelecek vadeden teknolojinin çevresel ve sosyal etkileri konusunda daha fazla sorumluluk alması geleceğimiz açısından büyük önem taşıyor.

 

Kaynaklar:

The Uneven Distribution of AI’s Environmental Impacts

Yapay zekâ güzel, peki ya çevreye etkisi…

Yapay Zekânın Çevresel Etkileri

Vodafone Business ile işletmeniz geleceğin dünyasına hazırlansın!