Dünya ekonomisinin belkemiğini oluşturan tarım sektöründe, küçük ölçekli işletmelerin hayati bir rolü bulunuyor. Büyük ölçekli üreticilerle rekabet etme konusunda zorluklarla karşı karşıya kalan küçük işletmeler için tarımda sürdürülebilirliği sağlamak, verimliliği artırmak ve etkili pazarlama stratejileri geliştirmek kritik önem taşıyor.
Küçük ölçekli tarım işletmeleri hem dünyada hem de ülkemizdeki gıda sistemleri için hayati bir öneme sahip. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı “Küçük çiftçiler yeni gıda güvenliği müdahalelerinde neden merkezi bir rol oynuyor?” makalesinde yer alan bilgiler, bugün dünya genelinde 5 dönümden (2 hektar) daha az arazide üretim yapan 600 milyon küçük çiftçi bulunduğunu ifade ediyor.
Türkiye’deki genel duruma bakıldığında ise Türkiye Bankalar Birliği’nin Raporu, tarım sektörünün Türkiye GSYH’deki payının yıllar itibarıyla çoğunlukla gerileme trendinde olduğunu, 2022 yılında ise Türkiye GSYH’sının yüzde 5,8’ini oluşturduğunu gösteriyor. Türkiye bu tarım GSYH oranı ile dünya ortalamasının üzerinde olmakla beraber dünyada 8. büyük tarımsal GSYH’ye sahip.
Öte yandan, TÜİK verilerine göre Türkiye tarım işletmelerinin toplam sayısı 2 milyonun üzerinde bulunuyor. Bu işletmelerin yüzde 65,10’u 50 da (dekar) ve daha az araziye sahip olup ortalama arazi büyüklüğü 20,33 da olarak belirleniyor. İşletmelerin yüzde 80,70’i 10 da ve daha az araziye ve 32,92 da arazi büyüklüğüne; yüzde 98’i 500 da ve daha az araziye ve yüzde 67’si de 44 da arazi büyüklüğüne sahip. Bu rakamlar, Türkiye tarım işletmelerinin ağırlıklı olarak küçük ölçekli olduklarını gösteriyor.
Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, küçük çiftçiler ölçeklerine rağmen dünyadaki gıdanın üçte birinden fazlasını (yaklaşık yüzde 35) üretiyor. Bu yetiştiriciler, yerel topluluklarına besleyici gıda sağlamada, ekosistemleri korumada ve sürdürülebilir tarımı ilerletmede önemli bir rol oynuyor. Ancak genellikle sınırlı kaynaklar, altyapı sorunları, fon eksikliği veya diğer sosyoekonomik faktörler nedeniyle zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
Küçük ölçekli tarım işletmeciliğinin birçok faydası olmasına rağmen, çiftçiler için kârlı ve sürdürülebilir bir iş haline dönüşmesinin önünde birden fazla engel bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilerin karşısında arazi ve su temini kıtlığına bağlı bazı benzersiz zorluklar olsa da birçok ülkedeki küçük ölçekli tarım işletmeleri, genel olarak bazı ortak güçlüklerin üstesinden gelmeye çalışıyor.
Küçük ölçekli tarım işletmeleri, yüksek yatırım maliyetleri ve düşük nakit akışları nedeniyle finansal açıdan sıkıntı yaşayabiliyor. Çiftçiler genellikle düşük kredibiliteye sahip oldukları için finansman sağlamakta zorlanabiliyorlar. Ayrıca, tarımda yaşanan olumsuz hava koşulları veya pazar fiyatlarındaki dalgalanmalar da gelir tahminlerini zorlaştırıyor.
Bu kapsamda finansman, küçük çiftçilerin ürün verimini ve gelirini artırmak için ihtiyaç duydukları diğer girdilere erişmeleri için kritik bir engel oluşturuyor. Örneğin, Afrika, Latin Amerika ve Asya'daki küçük çiftçilerin 170 milyar dolarlık bir finansman açığıyla karşı karşıya oldukları tahmin ediliyor. Bu açığın birkaç nedeni bulunuyor: Birincisi, bu coğrafyalardaki yerel finans kuruluşlarının genellikle küçük çiftçilere finansman sağlamak istememesi; bunun nedeni, çiftçileri çok riskli görmeleri veya sektörde ihtiyaç duyulan özel finansal ürünleri sunmamaları. Finans kuruluşları ayrıca, küçük ölçekli tarım işletmelerinin yakınında fiziksel bir varlığa sahip değil. İkinci olarak, çiftçilerin kendileri büyük ölçüde resmi ekonomik sektörün dışında ve sıklıkla kredi veya diğer finansal destekleri güvence altına almak için örneğin teminat gibi araçlara sahip değiller. Bu, birçok çiftçinin bunun yerine gayri resmi finansmana yönelmesine neden oluyor. Son olarak, bazı kültürel engeller de bulunuyor; çoğu küçük ölçekli işletme sahibi kredi veya diğer finansal riskleri üstlenmek konusunda çekince duyabiliyor. Mastercard Vakfı'nın araştırmasına göre, küçük çiftçiler için toplam finansal piyasanın yılda 50 milyar dolar kredi sağladığı tahmin ediliyor; bunun 14 milyar doları resmi finans kuruluşlarından, 17 milyar doları değer zinciri aktörlerinden ve 25 milyar doları gayri resmi veya toplum tabanlı kuruluşlardan sağlanıyor.
Büyük ölçekli işletmeler, yeni teknolojilere yatırım yaparak üretim süreçlerini daha verimli hale getirebiliyor. Ancak küçük işletmelerin bu tür teknolojik yeniliklere sınırlı erişimleri olması düşük verimlilik, yüksek maliyetler ve rekabetçilik kaybına yol açabiliyor.
Tarım, son birkaç on yılda birçok teknolojik ilerlemeye tanık oldu. Ancak, bu ilerlemelere erişim küçük ölçekli işletmeler için çoğunlukla ekonomik olarak uygulanabilir olmayabiliyor veya yatırımların çok yüksek olduğu yönünde yanlış bir algı oluşabiliyor, ekonomik dijital çözümler hakkında yeterince bilgiye sahip olmamak da dijital teknolojileri benimsemeyi yavaşlatabiliyor. Buna bağlı olarak küçük ölçekli işletmeler genellikle modern tarım teknolojilerine ve yenilikçi uygulamalara erişimden yoksun kalıyor.
Küçük ölçekli çiftçiler, üretimlerini doğrudan tüketiciye veya büyük perakende zincirlerine satmakta zorlanıyorlar. Pazar yerleri ve dağıtım kanalları konusunda yaşadıkları sınırlamalar, onları daha az kârlı pazarlarla sınırlı bırakabiliyor.
Tarım işletmelerinin kârlılığını maksimize eden doğru fiyattan ve ürün veya ürün kalitesi bozulmaya başlamadan önce doğru zamanda ürün satmak, uluslararası alanda küçük ölçekli çiftçiler için önemli zorluklardan biri. Çiftlik ürünlerini pazarlamak için gereken zaman, reklamla ilişkili maliyetler bir engel oluşturuyor. Küçük ölçekli meyve ve sebze çiftçilerinin pazarlama zorluklarını belirlemek için ABD’de yapılan bir çalışmaya göre zayıf altyapı, fiyat ve ödeme koşulları, sigorta ve sertifika gereklilikleri temel engelleri oluşturuyor.
Küçük ölçekli tarım işletmeleri için mikro kredi ve finansal destek programları büyük bir fırsat olabilir. Devlet destekli sübvansiyonlar veya özel sektörün sunduğu finansal ürünler, tarım işletmelerinin üretimlerini artırmalarına yardımcı olabilir.
Örneğin Tarım Kredi Kooperatifleri günümüzdeki yapısıyla, büyük ölçüde banka şubelerinin bulunmadığı küçük yerleşim birimlerinde de varlık gösterirken çiftçilerin tarımsal nitelikteki ayni ve nakdi kredi ihtiyaçlarını karşılayarak, tarım sektörüne hizmette bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, tarım sektörüne yönelik entegre hayvancılık, gıda içecek, su ürünleri yetiştiriciliği, soğuk depolama, sera, yenilenebilir enerji, tarımsal ürün ambalaj ve perakendeciliği yatırımlarına teşvik belgeleri ile destek sağlıyor.
Tarımda dijitalleşme, verimliliği artırmak için büyük bir potansiyel taşıyor. Küçük işletmeler, düşük maliyetli teknoloji çözümleriyle üretim süreçlerini iyileştirebilir. Dijital tarım, küçük çiftçiler için büyük bir potansiyel barındırıyor. Tarımsal üretkenliği artırabilir ve çiftçilerin aşırı iklim olaylarıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir. Tarımda sensörler, veri analiz yazılımları ve drone teknolojileri gibi inovasyonlar, küçük ölçekli işletmelerin verimliliklerini artırmalarına olanak tanıyabilir.
Örneğin hassas tarım uygulamaları önemli faydalar sunabiliyor. Hassas tarım, verileri toplayan, işleyen ve değerlendiren ve çiftçilerin toprak kalitesini ve üretkenliğini optimize etmelerine ve artırmalarına yardımcı olacak içgörüler sunan bir tarımsal kaynak yönetimi stratejisidir.
Yönetim kararları, tarım arazilerini ve tarım ürünlerini birkaç temel alanda iyileştirmek için kaynak kullanım verimliliği, sürdürülebilirlik, kârlılık, üretkenlik, kalite gibi hassas tarım veri noktalarına dayanıyor.
2050 yılına gelindiğinde, hızlı nüfus artışına paralel olarak gıda talebi yüzde 70 oranında artacak. BM'nin yaptığı bir araştırmaya göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u hala temel gıda kaynaklarına erişimden yoksun. Çevresel değişiklikleri tahmin etmek zor olduğundan, tarım teknolojisinde inovasyona yönelmek önemli bir konu. Hassas tarım uygulamaları gibi inovasyonlar, çiftçilerin nem seviyesi, toprak durumu ve mikro iklimler gibi ürün verimi değişkenlerini kontrol ederek üretimi en üst düzeye çıkarmalarını sağlamak ve yönetim kararlarına yardımcı olmak için büyük verileri kullanıyor.
Ürün sağlığını iyileştirmek ve tarımsal kaynakları optimize etmek için uzaktan algılama sistemleri, dronlar, robotikler ve otomasyondan destek alıyor. Grand View Research, küresel hassas tarım pazarının 2028 yılına kadar %13,1'lik bir bileşik yıllık büyüme oranıyla 16,35 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Kuruluş, artan hükümet desteğinin ve verimli ürün sağlığı izleme ihtiyacının artmasının pazar büyümesini yönlendireceğine inanıyor.
Küçük çiftçiler, güç birliği oluşturarak daha büyük pazarlar ve daha iyi fiyatlandırma avantajlarından faydalanabilirler. Kooperatifler, üyelerinin üretim süreçlerini ortaklaşa yönetmelerine ve daha verimli bir şekilde pazara sunmalarına olanak tanıyabilir. Kooperatif ve birlik oluşumlarının bazı temel avantajları arasında şunlar bulunuyor:
Küçük ölçekli tarım işletmeleri, yerel pazarlara yönelerek daha sürdürülebilir bir iş modeli oluşturabilirler. Organik ve yerel ürünler üzerine odaklanan pazarlama stratejileri, tüketicilerin ilgisini çekebilir. Ayrıca dijital pazarlama ve sosyal medya kullanımı, doğrudan tüketiciye ulaşmayı kolaylaştırabilir.
Dijital teknolojiyle birlikte, doğru müşterilere erişmek hiç olmadığı kadar kolay bir hale geldi. Sosyal medyayı kullanmak, ürünleri tanıtmaya ve çevrimiçi ortamda fark yaratmaya yardımcı olur. Müşterilerle doğrudan ilişkiler kurmayı sağlar. Örneğin e-posta pazarlaması, çevrimiçi pazarlamayı satışa dönüştürmenin en iyi yollarından biri olabilir.
Pazarlamayı bir öncelik haline getirin: Daha fazla müşteriye ulaşmak için etkili pazarlama stratejilerine odaklanın.
Hedef kitlenizi anlayın: Mesajınızı kişiselleştirmek ve doğru müşterilerle etkileşim kurmak için hedef pazarınızı belirleyin.
Güçlü bir marka oluşturun: Tüm kanallarda tutarlı markalama, çiftliğinizin öne çıkmasına ve müşteri sadakatinin artmasına yardımcı olur.
Çevrimiçi pazarlamayı kullanın: Sosyal medya, e-posta pazarlaması ve Google Business gibi araçlar erişiminizi genişletir ve müşterilerinizin ilgisini canlı tutar.
Yerel olarak iş birliği yapın: Restoranlar ve yerel işletmelerle ortaklık kurmak görünürlüğü artırır ve yeni müşteriler çeker.
İlerlemenizi takip edin: Yaklaşımınızı iyileştirmek ve pazarlama çabalarınızın başarısını ölçmek için verileri ve analizleri kullanın.
Kullandığı ürünler
Diğer haberler