Milena’ya Mektuplar eşi benzeri olmayan bir kitap, mektuplarla örülmüş bir aşk hikâyesidir. Kafka’nın Milena’ya 1920 Nisan’ında, yağmurlu bir günden söz ederek başlattığı bu yazışmalar, yazarın ölümünden kısa bir süre öncesine kadar süregiderken ümitsizliğin, çaresizliğin ve tıkanışın anlatımına dönüşür. Çünkü Kafka için mektup yazmak, “... hayaletlerin önünde soyunmak demektir ki, onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları.”